Ağva – Kerpe Turu

Kerpe Bitinya Krallığının ardından Roma Bizans ve Ceneviz gemilerinin uğrağı haline gelmiştir. Osmanlı döneminde İstanbul’un ihtiyaçlarından odun kömürü, tomruk ve tahtanın bir kısmıda Kerpe’den ulaştırılmıştır. Kandıra Orhan Bey zamanında 1308-1317 tarihleri arasında Kocaeli fatihi adıyla anılan Akçakoca Bey tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır.1868 yılından önce Kandıra, Üsküdar kazasına bağlı bir nahiyeydi. Kerpe, tanıyanlarının kıskançlıkla kendilerine sakladıkları, özel bir yerdir.

TUR PROGRAMI

1.Gün AĞVA – Kandıra – KERPE

Belirtilen hareket noktalarında siz değerli dostlarımızla buluşuyor ve İstanbul’a en yakın cennet Ağva’ya doğru yola koyuluyoruz. Yaklaşık 1.5 saat sürecek yolculuğumuzun büyük bir bölümü orman içerisinde devam ediyor. Ağva’ya girmeden önce doğal ürünlerle zenginleştirilmiş kahvaltımızı Göksu nehri kıyısında kuş sesleri arasında yapacağız. Bu esnada nehir kıyısında bol bol fotoğraf çekebilirsiniz. Kahvaltı sonrasında bizi restaurantın iskelesinde bekleyen tekne ile çok güzel bir Göksu turu yapacağız. Bu gezi esnasında bölgenin flora ve faunasını yakından tanıma şansımız olacak. Tekne turu sonrasında yeniden restauranta dönecek ve aracımızla buluşacağız. Rotamızı Ağva’nın merkezine yöneliyoruz. Ağva, Latince “İki nehir arasına kurulmuş köy” manasına gelmektedir. 1 Saat önce bu nehirlerden birincisinin üzerinde bir tekne turu yapmıştık. Şimdide ikincisinin, Yeşil Çay’ın kenarındayız. Burada zamanı bir süreliğine size bırakıyoruz. Civarda dilediğinizce gezinebilir, Yeşil çayı izleyebilir, mendirek’te yürüyebilir veya çarşıda alışveriş yapabilirsiniz.Öğle yemeği için verilen serbest zaman sonrasında yoğurt’u ile meşhur Kandıra’ya gitmek üzere yola çıkıyoruz.Kandıra’yı panoramik olarak gördükten sonra geceyi geçireceğimiz Kerpe’ye ulaşıyoruz. Önce kalacağımız tesise yerleşiyor, ardından Kerpe sahilinde kısa bir gezinti yapıyoruz. Akşam yemeğiniz deniz kıyısında şirin bir balıkçıda alacağız. Yemek sonrasında meşhur Kerpe diskolarında eğlenebilirsiniz.

Kerpe’nin tarihi çok eskilere dayanır, ilk çağdan beri varlığı bilinen bir yerleşim yeridir. Roma, Bizans ve Osmanlı İmparatorlukları Kerpe’yi liman olarak kullanmışlardır. Kerpe, tanıyanlarının kıskançlıkla kendilerine sakladıkları, özel bir yerdir. Kerpe plajı, geniş ince kristalize bir kuma sahip olup, Karadeniz olmasına rağmen sakin, sığ ve berrak bir denize hâkimdir.

2.Gün KERPE – Pembe Kayalıklar – Miço Koyu – Sarısu – ISTANBUL

Bu sabah dileyen dostlarımızla güneşin Karadeniz’e doğuşunu izlemek için saat 06:00’da kalkıyoruz ve meşhur Kerpe kayalıklarından gün doğumunu izliyoruz. Geri döndüğümüzde köy mahsullerinden oluşan kahvaltımız bizi bekliyor olacak. Kahvaltı sonrasında Kerpe’yi gezmeye Pembe kayalardan başlıyoruz. Mimari açıdan işlenmeye oldukça müsait olan Kerpe kayalıklarından kesilmiş birçok parça İstanbul’da Sultanahmet Camii ve Anadolu Hisarının yapımında kullanılmış. Öğle yemeği molası sonrasında Günün arda kalanını civardaki koylara ayırdık. Miço, Sarısu ve Koyu ve Kovanağzı koyları bunlardan bazıları. Küçük yürüyüşler, fotoğraf molaları ve keyifli dakikalar sizi bekliyor.

Saat 18.00 civarında eve dönüş hazırlıklarına başlıyor ve saat 18.30 civarında yola koyuluyoruz. İstanbul’a dönüşümüzle değerli katılımcılarımızı aldığımız noktalara bırakarak turumuzu sonlandırıyoruz.

AĞVA & KERPE HAKKINDA

Ağva, Hititler, Frigler, Romalılar ve Osmanlılar gibi bir çok uygarlığın geçiş yeri olmuş bir belde. M.Ö. 7.yy. uzanan tarihin kalıntılarına Ağva’ ya bağlı civar köylerde rastlamak mümkün. Kalemköy’ de Romalılara ait kilise kalıntıları ve mezar taşları, Hacıllı köyünde, 3.yy. sonu – 4.yy. başlarında bulunan Gürlek Mağarası, Hisar Tepe’ de bulunan kale kalıntısı, Sungurlu mahallesindeki dağ değirmeni önemli buluntulardır. Ağva’ya 14. yüzyılın ikinci yarısında Konya, Karaman ve Balıkesir’den gelen Türkmen boylarını yerleştiği söylenmektedir. Bugünkü Ağvalılar da aynı Türkmen boylarının çocukları olarak biliniyor.

Kerpe Bitinya Krallığının ardından Roma Bizans ve Ceneviz gemilerinin uğrağı haline gelmiştir. Osmanlı döneminde İstanbul’un ihtiyaçlarından odun kömürü, tomruk ve tahtanın bir kısmıda Kerpe’den ulaştırılmıştır. Kandıra Orhan Bey zamanında 1308-1317 tarihleri arasında Kocaeli fatihi adıyla anılan Akçakoca Bey tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır.1868 yılından önce Kandıra, Üsküdar kazasına bağlı bir nahiyeydi. Kaza olunca Bağımsız İzmit Sancağına bağlandı.Milli mücadele içinde de aktif rol alan Kandıra Kurtuluş Savaşı sırasında da işgallere maruz kalmıştır. 1918’de İngilizlerin, 1920’li yıllarda Yunanlıların işgallerini yaşayan ilçe, bir dizi Rum, Ermeni, Abaza, Çerkez çetelerinin saldırılarına maruz kaldı.

Kerpe’nin tarihi çok eskilere dayanır, ilk çağdan beri varlığı bilinen bir yerleşim yeridir. Roma, Bizans ve Osmanlı İmparatorlukları Kerpe’yi liman olarak kullanmışlardır. Kerpe, tanıyanlarının kıskançlıkla kendilerine sakladıkları, özel bir yerdir. Kerpe plajı, geniş ince kristalize bir kuma sahip olup, Karadeniz olmasına rağmen sakin, sığ ve berrak bir denize hâkimdir.